22 Nisan 2011 Cuma

BAROK SANATI-DÜNYA SANAT AKIMLARI-BAROK RESİM-EDEBİYAT-MÜZİK-MİMARİ VE AVRUPA

Barok Felsefe [değiştir]Barok düşüncesinin oluşumunda ve gelişiminde şüphesiz Otuz yıl Savaşları'nın etkisi büyüktür. Otuz yıl savaşları diye anılan mezhep kavgaları tüm Avrupa'yı etkilemiş ve Barok devrinin belirleyicisi olmuştur. Bu dönemde, Rönesans devrinde başlayan sosyo-ekonomik gelişmenin yerine duraksamanın ve geri kalmanın hüküm sürdüğü görülmektedir.

Barok çağında prensler güçlerini din ile birleştirmişler ve bu durum da yeni mutlakiyet rejiminin temellerini oluşturmuştur. Reformasyon'un prenslere ve hükümdarlara kazandırdığı güç, Protestanlık mezhebinin yapıcılarının himayeleri altına girmelerinin nedenlerindendir. Bu dönemde din ve siyaset eleledir. Katolik kilisesi de mutlakiyet rejimiyle benzer özelliklere sahiptir. Katolik mezhebi yaptıklarını ve geleneklerini insanların kalple anlamalarını istiyor ve keyfiliğin kiliseye herhangi bir zararının olmayacağını düşünerek düzenleyici akla önem veriyordu. Mutlakiyet rejimi de aynı şekilde uygulamalar içindeydi; sadece farklı olan hedeflerdi. Mutlakiyet bu dünyayla ve devletle ilgileniyordu; öte yandan Katolik mezhebi ise öte dünyayla ilgiliydi ve öte dünyada mutluluk vaad ediyordu. İşte böyle bir mücadele içinde imparator öne çıkıyor, Katolik mezhebinin güçlenmesiyle imparatorlar da güçleniyor, tüm kudreti kendilerinde görüyorlardı. Barok devri işte böyle bir üsluba sahipti.

Bu dönemde prensler ve soylular sahip oldukları kudreti ihtişamlı, şatafatlı, şanlarına yakışır bir şekilde göstermek eğiliminde olmuşlardır. Bu şatafatlı, süslü, görkemli görünme isteği tüm sanat dallarında ve tüm devir boyunca kendini göstermiştir. Saraydaki şairler, ressamlar, müzisyenler bağımsız olarak eserlerini icra edemiyorlardı. Barok sarayları, havuzları, süslü ağaçları, insanı büyüler nitelikte ve muazzam şekilde yapılıyordu. Ayrıca görkemli duvar ve tavan işlemeleri, Tanrı ve mitoloji konulu resimler kralın şanının ve ihtişamının sanata yansımış şekliydi. Tabiatı örtmek ve onun üstüne yeni bir şeyler inşa etmek hevesi vardı. Süs, gösteriş ve ihtişam kıyafetlere de yansımış, barok devri kıyafetleri zengin etekler, geniş kenarlı şapkalar, uzun peruklar şeklindeydi.

Bu dönemde diğer dönemlerden farklı olarak akıl, duygu, din, korku ve sevinçler bir aradadır. Barok insanı her ne kadar şaşaalı bir görünüme bürünse de onu kötümser ve karşıt düşünceler içinde olan bir devrin insanı olarak görmek ve değerlendirmek yanlış olmaz. Çünkü barok insanı bitmek bilmeyen mücadele ve savaşların yükünü artık taşıyamamaktaydı. Böyle özelliklere ve karşıtlıklara sahip barok insanı şüphesiz Otuzyıl savaşlarından, mezhep kavgalarından etkilendiği için bu modele bürünmüştür. Otuz yıl savaşlarının etkisiyle hayatın geçiciliği bilincine varmış ve 11. yüzyıldaki gibi “memento mori”(ölümü hatırla) düşüncesi hayata hakim olmuştur. Diğer yandan içine düşmüş kaosu yeniden düzenlemek amacıyla akıl bu devirde önemli bir yer teşkil etmiştir. Paskal, Descartes, Newton bu devrin önemli bilim adamlarıdır. Dağınık, parçalanmış bir kültür ve dünya görüşüne sahip olan barok insanı hem bu dünya hem de öte dünya inancıyla iç içe yaşamıştır. Bir yandan otuzyıl savaşlarının da etkisiyle dünyanın acılarından ve eziyetlerinden bırakarak dine yönelen insan(memento mori-ölümü hatırla düşüncesi), diğer taraftan da bu dünyanın kötülüklerinden kurtulmaya çalışan, dünyanın tadını çıkaran, gününü gün eden insan (carpe diem-gününü gün et düşüncesi) bu dönemde iç içedir. Bu döneme özgü eser ve yapıtlarda bu karşıtlığı ve üslubu rahatlıkla fark edebiliriz.

Barok Sanat [değiştir]17.yüzyılda gelişen yeni sanat üslubu Rönesans devrinden ayrı, hatta ona tümüyle karşıt şekilde gelişmiş bir sanat usulüdür.Resim, heykel, mimari, müzik, edebiyat gibi sanat dalları içine alan ve yepyeni bir üsluba sahip olan bu yeni oluşuma “Barok sanat” adı verilmiştir. Barok sanatının keşfedilmesi 20.yüzyılda olmuştur ve bu sanat Katolik ruhunda biçimlendiği için “karşı reformasyon sanatı””Kunst der Gegenreformation” olarak adlandırılmıştır.Barok devri Rönesans devrine karşıt olarak daha açık ve serbest bir üsluba sahiptir. Özellikle edebiyat ve plastik sanatlarda aşırı süsleme, ölüm korkusu ve yaşam sevinci, bu dünya ve öte dünya düşüncesi gibi antitez, karşıtlık içeren konulara büyük ilgi duyulmaktadır ve bu karşıtlık barok eser ve yapıtlarında kendini göstermektedir. Böyle bir üsluba sahip barok sanatında “diyalektik gerilim ilişkileri” söz konusudur.

Barok müzik [değiştir]Barok dönemde müzik kontrast (karşıtlık) kavramı içinde gelişir. Bu dönemin müzik eserlerinde aynı tınıdaki çalgılar adeta birbirleriyle savaşırcasına ve karşıtlık oluşturarak kendilerini gösterirler. Karşıtlıklar üzerine kurulan Barok müzikte ritmik yapıda da büyük gelişmeler olur. Vurgular Rönesans devrinden farklı olarak abartılmıştır. Bu dönemde doğan opera ve kantatlar günümüzde de olduğu gibi abartılı bir tarzda seslendirilmiştir.

Barok döneminin en gözde klavyeli çalgıları (kendisinden sonra gelecek çağın gözdesi olacak piyanodakinin aksine nüans olanağı olmayan) klavsen (cembalo, harpsichord) ve (piyanonun bir önceki basamağı olan) klavikordlar olmuştur. Ayrıca yaylı çalgı olarak viyoller yaygındır Viola da gamba (bacak viyolü - çello'nun atası) ve viola da braccia (kol viyolü - kemanın atası) en yaygın viyol türleridir.

Dönemin ünlü bestecileri:

Monteverdi (Barok dönem'i başlatan operası Orfeo ile ünlüdür)
Lully
Purcell (ilk İngiliz operası olan Dido and Aeneas'ı yazmıştır)
Corelli
Torelli (ilk konçertoyu yazmıştır)
Scarlatti (555 klavsen sonatı yazmasıyla ünlüdür)
Vivaldi (Dört Mevsim) keman konçertoları ile ünlüdür)
Tartini (Şeytan Trili isimli keman sonatıyla ünlüdür)
Rameau
Couperin
Telemann (Tafelmusik - Sofra Müziği isimli süitleri ile ünlüdür)
Bach (Brandenburg konçertoları ile ünlüdür)
Handel (Messiah oratoryosuyla ünlüdür)
Barok mimari [değiştir]
Versailles Sarayı
Schönbrunn Sarayı, ViyanaBarok döneminde Paris’in kraliyet gücünü temsil eden Versailles Sarayı her prensin örnek aldığı bir yapı olarak göze çarpar.Barok devri yapıları prenslerin sahip oldukları kudreti gösterirler. Prenslerin bu yüzden malikanelerine verdikleri önem ve onlara harcadıkları para muazzamdı. Aynı zamanda bu dönemin binaları yaratıcının sanatsal gücünün ve mimari anlayışının da bir göstergesiydi.Bu dönemde sanat doğayı taklit etme değil, aksine onu biçimlendirme olarak anlaşılmıştır.Bu dönemde yapılan barok sarayları, fıskiyeli havuzları, görkemli heykelleri, bahçeleri, süslü ve muazzam salonları, duvar işlemeleri, tanrı ve mitoloji konulu resimleri bu dönemin mimarisinde yer alan temel unsurlardı. Bu dönemin şaşaalı görünüşü Barok mimarisinde kendini net olarak belli eder. Viyana, Potsdam, Dresden, Würzburg, Salzburg gelişmelerini bu dönemin prenslerinin mutlakiyetçi rejimlerine borçludur. Parklar içine kurulan görkemli şatolara halkın değil girmesi yaklaşması bile yasaktı. Kim saraya dahil değilse tebaa(kul) sayılıyordu. Bu göz kamaştırıcı ve süslü yapılar bu dönemden başka hiçbir dönemde bu kadar zerafete ve görkeme sahip olmamıştır.Bu dönem mimar ve yapıları şöyledir: Carlo Maderno, Francesco Borromini, Gian Lorenzo Bernini: Palazzo Barberini, Roma; 1625-1633. Francesco Borromini: San Carlo alle Quattro Fontane,Roma; 1634-1667 Baldassare Longhena: Palazzo Pesaro ,Venedig; 1650 Louis Le Vau, Charles Lebrun, Jules Hardouin-Mansart: Versailles Sarayı, Versailles; 1678-1684 Salomon de Brosse:Palais du Luxembourg , Paris; 1621-1662 Jules Hardouin-Mansart: Dôme des Invalides , Paris; 1676-1706 Elias Holl: Augsburger Rathaus; 1615-1620 Johann Lucas von Hildebrandt: Belvedere Sarayı, Viyana

Barok resim [değiştir]
Barok dönemi resim sanatı hem duvar hem de tuval üzerine yapılan resimleriyle Rönesans döneminden farklılık gösterir. Barok resimlerinde de tavan resimlerinde mimari çizimler boy gösterir. Rönesans dönemi resimlerindeki açıklık, düzlük, algılanabilirlik yerini duvar yüzeyinin görünmez şekilde işlenişine, derinlik etkisi uyandıracak şekilde çizilmesine bırakmıştır. Roma’daki San Ignazio Kilisesi tavanı böyle derinlik uyandıran bir çalışmaya örnek olarak verilebilir.

Barok dönemi ünlü ressamlarından olan Tintoretto Maniyerist bir sanatçıdır ve resimlerinde Maniyerizm’den etkilendiği açıkça görülür. Barok dönemi resimlerinde Maniyerizm’in katkısının olduğunu söylemek aslında yanlış olmaz.Tintoretto’nun resimlerinde diyogonal bir düzenleme söz konusudur.Böyle bu sayede günümüz İsa’nın ışıldayan o haleli başına doğru kayar ve gerilere gider. Öte yandan Barok devri resim sanatının babası olarak görülen Caravaggio bu dönemde önemli ve değerli eserler bırakmıştır. .Isa’nın Mezara Konuluşu (Vatikan) adlı yapıtında sağda ellerini acıyla kaldırmış azizeden başlayarak sola doğru kademeli olarak sıralanıp eğilen figürlerin hareketi, ısa’nın sarkan koluyla mezar taşına ulaşmaktadır. Hareket hem acıyı hem mezara konuluşu ifade etmekte, gerek ortadaki kırmızı şal gerek ustalıklı gölge-ışık kullanımı dramatik bir etki oluşturmaktadır. Caravaggio gerçekçi bir ressamdır. Çoğu birer işçi olan azizleri nasırlı ellerle ve çamurlu ayaklarla resimlemekten çekinmemiştir. Bu yüzden kiliseyle sık sık anlaşmazlığa düştüğü bilinir. Sanatçı Golyat’ın Başını Kesen Genç Davud (Gallerie Borghese, Roma) adlı resminde ise uyumlu hareketler, etkileyici yüz ifadeleri ve başarılı gölge-ışık kullanımıyla seyirciyi ürperten güçlü bir dramatik görünüm yaratmayı başarmıştır.

17.yüzyılın Barok dönemin İspanya’da boy gösteren bir diğer ünlü Barok ressamı da Valezquez’dir. Velázquez bir saray ressamıydı ve çağdaşları tarafından “büyücü” diye adlandırılan sanatçının tablolarına yakından bakınca kalın renk lekelerinden başka bir şey görülmüyordu. Ama tablodan üç adım uzaklaşıldığı zaman her şey anlaşılıyordu, figür bu teknikle sağlanan büyüleyici bir renk ve ışık titreşimiyle canlanıyor, sanki soluk almaya başlıyordu. Bu özelliği en iyi gösteren örneklerden biri de Kraliçe Mariana’ nın Portresi’dir (Louvre, Paris)...

Barok edebiyat [değiştir] Barok dönemi Alman edebiyatı [değiştir]1600’lü yıllarda Almanya’da edebiyat konu ve üslup yönünden karışıklık içindedir. Bununla bağıntılı olarak da bu durumu ortadan kaldırıp düzene sokmak çabaları vardır. Bu dönemde Barok edebiyatçıları bu bağlamda büyük uğraş vermişlerdir. Özellikle özgün yapıtlar ortaya çıkarmak, Almanca’yı edebi bir dil boyutuna getirmek, taklitçiliğin dışına çıkarak özgün eserler verebilmek için çaba harcamışlardır.Bu edebiyatçıların başında Martin Opitz gelir ki Almanya’da Barok devri asıl olarak onunla başlar diyebiliriz. Barok devri kendinden önce dine kendinden sonra ise felsefeye dayalı, reformasyon ve aydınlanma arasında gelişmiş bir devirdir. Edebiyatta ağırlık nazım ve dramdadır. Barok devrinde nazımda(lirik) genel olarak konu ölüm düşüncesidir. Bu döneme göre ölüm kaçınılmazdır ve hayat fanilikten ibarettir. Sone bu dönemde etkin olan lirik biçimidir. Özellikle bu alanda Andrea Gryphius ve İtalyan Petrus de Vinea Barok dönemi sonesinin belirleyici isimleridir. Andrea Gryphius’un sone tarzındaki eserleri kaydadeğerdir. Dinsel boyutta çok fazla sayıda eseri vardır ve bunları “Sonn- und Feiertagsonette” adlı kitabında toplamıştır. Şiirlerinin çoğu da yine dini boyuttadır ve duayı andırırlar. Gryphius eserlerini genelde dini mistik bir tarzda ve ölüm korkusu, öte dünya konularını ele alarak işler.

Roman ise daha çok burjuva konularına yönelen humarist roman doğrultusunda ilerler. Özellikle romanda epik kahramanlar yerini, kendisi, hayat tarzı ve dünya hakkında düşünen onları alaya alan bir anlatıcıya bırakır. Bu bağlamda İspanyol edebiyatında ün salmış olan komik roman(Schelmenroman) Cervantes’in Don Quijote’u Alman romanına örnek olur.

Dil cemiyetleri [değiştir]Öte yandan Barok devrinde Almanca’yı yabancı dillerin etkisinden (İspanyolca, Fransızca, Latince…) kurtarmak için seferberlik başlatıldı.Bu bağlantıda Almanca yazmak ve Almanca!yı arılaştırmak düşüncesiyle hareket edildi. Bu amaca yönelik olarak dil cemiyetleri kuruldu. 1617’de kurulan “Die Fruchtbringende Gesellschaft”,”Palmenarden”, 1644’de kurulan “Pegnitzschäfer” ve “ Gekränte Blumenorden” bunlara örnek olarak verilebilir. Bunların içinden önemli olarak bahsedebileceğimiz “Die Fruchtbringende Gesellschaft” üyelerini asillerden ve burjuvalardan almıştır. Palmenarden dil kurumu Almanca’nın Fransızca etkisinden kurtulmasını, onu arı bir dil sayesinde kültür dili seviyesine yükseltmek niyetindeydi. 1642 yılında “Deutschgesinnte Genossenschaft” dil cemiyetinin kurucusu olan Zesen Yunan Tanrıça adlarına Almanca adlar verdi. Bundan başka Martin Opitz ise bu konuda bir de kuramsal kitap yazarak edebi dilin Almanca olması için uğraşlar verdi. BU devirde Almanca edebi duygudan yoksundu ve çoğu edebi eserler taklitten ibaretti, ilkel ve çocuksu eserler ortaya konuluyordu. Bu dil çalışmalarıyla birlikte özgün eserler verilmeye çalışıldı. Bu dönemde yapılan poetik çalışmaları barok devrinde kaydadeğer çalışmalardı. Bu çalışmalarda edebiyatın tekniğini saptamış ve bunları bire ders kitabı olarak hizmete sunmuş önemli poetikçiler vardır. Bunlar: Martn Opitz-“Buch von der deutschen Poeterei” Harsdörfer-“Poetischer Trichter” Zesen-“Hochdeutscher helikon" Buchner-“Verskunst” Schottel-“Teutsche Sprachkunst"

Barok dönemi sanatçıları ve önemli eserleri [değiştir]Martin Opitz - Buch von der deutschen Poeterei
Jacob Böhme
Johann Rist
Andreas Gryphius - Catharina von Georgien
Shakespeare - Hamlet, Romeo ve Jüliet, Tamerlano
Claudio Monteverdi - Orfeo (Opera)
Antonio Vivaldi - Dört Mevsim keman konçertoları
Johann Sebastian Bach - Brandenburg Margravı için 6 konçerto grosso (Brandenburg konçertoları)
George Frederic Handel - Messiah (Oratoryo)
Harsdörfer - Poetischer Trichter
Zesen - Hochdeutscher helikon
Tintoretto
Buchner - Verskunst
Valezquez
Paul Fleming
Jacob Ayrer - Mohamet 2
Schottel - Teutsche Sprachkunst
Daniel Casper von Lohenstein - Ibrahim Bassa, Cleopatra
-ALINTIDIR-

0 yorum:

Yorum Gönder