KUBBE VİTRAYI
binaların üzerlerini örtmek için
kullanılan mimari bir sistem.
Daire veya
dörtgen binaların üzerini örtmekte
kullanılan kubbe, genellikle
dini mimaride
kullanılmakla beraber, sivil ve askeri
binalarda da yer almaktadır.
Kubbe inşasında başlıca iki metod vardır. Birincisi, kubbeyi ağırlıksız kabul edilerek yuvarlak plan şeması üstünde kürevi bir çatı olarak
uygulamak. İkincisi, kubbeyi abanma ve
destek hesaplarını da içine alarak gerçek mimari kaideleri içinde ele almaktır. Bu
uygulamada önemli olan kareden
daireye geçişte meydana gelen boşlukların doldurulmasıdır. Bu boşluklar, “tromplar” (küçük yarımküre), “pandantifler” (konkavüçgen) veya “Türk üçgenleri” denilen geometrik elemanlarla doldurulur.
Kubbe mimarisi ilk olarak
Mezopotamya’da görülür. M.Ö. 16 ve 13. asırlarda
Ege bölgesindeki
binalarda yer almaya başlayan kubbe, M.Ö. 1. yüzyılda
Roma mimarisinde bir unsur olarak
kullanılmaya başlandı. Ancak bu kubbeler mimariye
yenilik getirmedi.
Zamanla Bizans mimarisine kayan
Roma sanatı, buna da daha rasyonel çözümler getiremedi.
Kubbe mimarisinde zirveyeOsmanlı mimarları ulaşmıştır ve neoklasik dönem mimarisinde bile bu zirvenin üzerine çıkılamamıştır. Kubbenin yapılmasındaki
ideal olan mekan bütünlüğünü temin etmekle, mimarideki son şeklini Osmanlı mimarları vermiştir. Abanma ve
taşımadaki problemlere rasyonel çözümleri de Osmanlı mimarisi getirmiştir.
Türk mimarisi, ana mekanda geometrik ve köşeli, üst yapıda kubbeye
uygun olarak
dairevi ve kürevi biçimleri anlayış içinde tatbik etmiş mekan içindeki dayanakları görünür hale getirdiği gibi dış payanda sistemi ile kubbe ağırlığını toprağa kadar götüren kademeli teşkilatı gerçekleştirmiştir. Osmanlı medeniyetinin merkeziyetçi dünya
görüşüne uygun olarak, bu düşünce
tarzı mimari karakterde de hakim hale
getirilmiştir.
Mimarimizde en üst noktayı teşkil eden
Mimar Sinan, kubbe inşasında da bazı
yenilikler getirmiştir. Erken devirdeki Türk üçgenleri ve bunu takib eden
sarkıtlarla süslü pandiflerin yerine, kubbeye geçişte daha
yumuşak olan trompları
kullanmıştır. Klasik devir mimarisinin bir sentezi olan Mimar Sinan, mimarimizde mekanların simetrik olmasına yarayan kubbeyi aşılamaz bir unsur olarak Edirne Selimiye Camiinde
başarıyla tatbik etmiştir. Selimiye’de, kubbe için en mühim problem olan abanma ve
taşıma münasebeti ve bu münasebete dayanmayan ana mekanın yuvarlak unsurlarını tekrarlayan kubbe problemleri aynı anda halledilmiştir.
Avrupa
Ortaçağ mimarisinde mühim bir mimari unsur olarak görülmeyen kubbe,
rönesansla
birlikte ehemmiyet
kazanmaya başlamıştır. Fakat bu yine de Avrupa mimarisinde mimari fonksiyonların simetri ekseni olacak
tarzda hiç bir devirde
binalarda kullanılmamıştır. Floransa’daki Santa Maria del Fiore kilisesinin kubbesi Avrupa mimarisinin kubbe anlayışına
yeni bir şekil getirmiş ve bunun gelişmiş bir örneği olan
Roma San Pietro Kilisesinin kubbesi, batı için nümune olmuştur.
Neo-klasik mimaride kubbe sivil mimariye de tatbik edilmeye başlanmış, fakat kubbe inşa tekniğine bir
yenilik getirememiştir. Daha sonra betonarme tekniği kubbe çatıyı düz çatıya çevirmiştir. Son
zamanlarda yeni metodlar
geniş boşlukların üzerini kapatmada
kullanılmaya başlanmıştır
KUBBE VİTRAY TAVAN VİTRAY MARDAN PALACE KUBBE VİTRAYI
0 yorum:
Yorum Gönder